Ajansların bakış açısından : AdWords efsanelerini yıkıyoruz
31 Ocak 2011 Pazartesi
Google AdWords forumunun aktif bir kullanıcısı ve bir çevrimiçi pazarlama ajansı çalışanı olarak, AdWords sistemi hakkında bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorularla sık karşılaşıyorum. Bunların bir bölümünü forumlarda ortaya çıkan tipik efsaneler oluşturuyor. Geri kalanı ise, iş görüşmeleri sırasında müşterilere verilen çelişkili bilgilerden kaynaklanan hatalı teorilerden ibaret. Bu nedenle, müşterilerle yaptığım toplantılarda karşılaştığım 5 teoriyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1. Efsane: Bazı ajansların Google'la yaptığı yazılı anlaşmalar, arama sonuçları sayfasının sol tarafındaki ilk üç konuma reklam yerleştirmelerini sağlıyor.
Gerçek: Müşterilerden gelen en ilginç sorulardan birinin bu olduğunu söylemem gerekir. Hiçbir şirketin Google'la, sözde "Sponsorlu Bağlantılar için Ayrıcalık Sözleşmesi" adı altında bir sözleşme imzalamasına tabii ki olanak yoktur. Çoğu durumda, en üst konumlar iyi optimize edilmiş kampanyalar için ayrılır. En az bir defa kendi kampanyasını yayınlamış her AdWords kullanıcısı, arama sonuçlarındaki reklamların, Kalite Puanı, TBM ücretleri, sorgu eşleme gibi birçok faktöre bağlı olarak sürekli bir rotasyonda olduğunu bilir. Herkes, sponsorlu bağlantıların sol ve sağ tarafında ve şu anda test aşamasında olan sayfanın alt tarafında reklam görüntüleme şansına sahiptir. Bu tümüyle kampanyanın ve onun optimizasyonunun sürekli izlenmesine dayanır.
2. Efsane: Yüksek konumlardaki reklamlar daha iyi performans gösterirken, düşük konumlardaki reklamların hiçbir etkisi olmaz.
Gerçek: Birçok makale yazarı "altın Google üçgeni" kavramına değinmiştir. Bu, kullanıcıların en çok tıkladığı reklamların sonuçlarını ve konumlarını gösteren bir grafiktir. Reklamlar ilk veya ikinci konumda gösterilseler bile, hedeflenmemiş kitle genellikle o reklamlarla ilgilenmez. Reklamlar ürününüzle potansiyel olarak ilgilenen belirli kullanıcıları hedeflemeli ve reklam metninin içeriği kullanıcıları tıklamaya teşvik etmelidir. Böyle olduğunda, reklamın en üstte veya dokuzuncu sırada gösterilmesi fark etmez. Bir teklif anlaşılır ve ilgi çekici ise kullanıcılar bunu denemek isteyecektir.
3. Efsane: Reklamlarım rekabetle karşılaşmadığından tıklamalar için fazla ödeme yapmam gerekmez.
Gerçek: Öncelikle, kampanya iyi planlanmış ve optimize edilmişse, reklamların maliyeti hemen hemen hiçbir zaman yüksek olmayacaktır. Bu tümüyle mesajların rekabet gücüne bağlıdır. Sizin mesajınızla ilgili düşük düzeyde bir rekabet varsa iki olası senaryo söz konusudur.
I. Senaryo: Kampanya kalite açısından iyi hazırlanmıştır ve reklamlar bütçenizin 1/30'unu kullanarak sonuçlar sayfasında yüksek konumlarda gösterilir.
II. Senaryo: Kampanya sonuçlar sayfasında çok sık yer almamaktadır ve harcamalarınız günden güne yükselerek bütçenizi gitgide daha fazla tüketecektir.
Maalesef ikinci senaryoyla daha fazla karşılaşılmaktadır. Şirketinizin her zaman aynı sektördeki diğer şirketlerle rekabet etmediğini bilmeniz gerekir. Bazen, olası her arama sonucu sayfasında gösterilecek yanıltıcı bir anahtar kelime düzenlemesine sahip reklamlar tümüyle tesadüfi olarak sizin reklamınızla rekabet ediyor olabilir. Bu tür kampanyalar maalesef maliyetleri yükselterek, diğer tüm reklamverenler için bir "rakip" haline gelmektedir. Böyle bir durumda, kampanyanızı daha yakından incelemek ve kalitesiyle ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak yararlı olacaktır. Bu yöntem, reklamınızın arama sonuçları sayfasındaki gösterimlerini artırabilir ve tıklama oranını (TO) yükseltebilir. Daha yüksek bir TO elde etmek, doğrudan reklamlarınızın daha yüksek konumda gösterilmesini sağlar ve TBM ücretlerini düşürür.
4. Efsane: Yalnızca bir SEM ajansı etkili bir AdWords kampanyası oluşturabilir.
Gerçek: Çevrimiçi pazarlama ajanslarında çalışan kişilerin AdWords kampanyalarını yürütmek için gerekli deneyime sahip olduğu doğrudur ve bunların çoğu sertifikalı uzmanlardır. Buna rağmen, kimse bir şirketi sahibinden iyi tanıyamaz. Bir pazarlama bölümünüz varsa, sürekli olarak pazarla ve iş ilişkisi oluşturduğunuz potansiyel müşterilerle ilgili bilgi toplarsınız. Sizin sunduklarınızla en fazla kimlerin ilgilendiğini ve kimlere ulaşmak istediğinizi bilirsiniz. Genel ortamı izler ve bunu temel alarak etkili kampanyalar oluşturursunuz. Size gereken sadece sistemi bilmek ve işinizi sürdürmektir.
Danışmanlık hizmeti alıp almamayı yalnızca sistem yönetimiyle ilgili sorunlarla karşılaştığınızda düşünmeniz gerekir. Bununla birlikte, şirketinizin neye ihtiyacı olduğunu ve şirketi nasıl geliştirmek istediğinizi en iyi bilen kişinin siz olduğunu unutmayın. Kampanyanın akışını siz planlarsınız, ajans yalnızca bunu uygulamaya koymanıza yardımcı olur.
5. Efsane: Web sitem İngilizce ise, Fransızca pazarda tanıtamam.
Gerçek: Bu doğru değildir. Kampanya oluştururken, sunduğunuz ürün veya hizmetleri bekleyen, bunları anlayan ve başkalarına anlatacak olan kişilere ulaşacağınız temel varsayımıyla hareket etmeniz gerekir. Bu nedenle, Lehçe kampanyalar Polonya'da, İtalyanca kampanyalar İtalya'da ve Fransızca kampanyalar Fransa'da iyi performans gösterir. Ancak, Polonya, Almanya, Fransa veya ABD'de başka uluslardan da insanlar olduğunu unutmayın. Polonya ve Fransa'da birçok kişinin İngilizce dilinde bilgi aradığı saptanmıştır. Buna göre, Fransa'da yaşayıp İngilizce konuşan bir kitleye erişmek istiyorsanız, bu tür bir kampanya en uygunu olacaktır.
Tabii madalyonun bir de öbür yüzü var, bu tür bir kampanyanın kalitesi. Reklamlarınız ve anahtar kelimeleriniz sunduklarınızla uyumlu şekilde düzenlenmişse kalite olumsuz etkilenmeyecektir. Bunun yanı sıra, istediğiniz zaman hem Fransızca hem de İngilizce sürümler hazırlayabilirsiniz. Pazar araştırması ve seçeneklerinizi bilmek her zaman temeli oluşturur. Nasıl? En kolay yol sayfa istatistiklerinden yararlanmaktır. Web sitenizde Fransa'daki bölgelerden çok sayıda ziyaretçi varsa ve anahtar kelimeler hem Fransızca hem de İngilizce ise, bu tür bir kampanya pazarda kesinlikle kabul görecektir.
Bunlar her gün forumlarda sorulan onlarca sorudan yalnızca beşiydi. Kullanıcıların bu araçla ilgili daha fazla bilgi edinmek istedikleri çok açık. Ancak bu, yan etki olarak gittikçe artan sayıda yanlış yönlendirici ve yanıltıcı efsaneyi de beraberinde getiriyor.
Konuk yazar: Paulina Niżankowska
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
İlginize teşekkürler!
Bu yazı ile ilgili olmayan ve uygun bulunmayan yorumları yayınlamama hakkını saklı tutuyoruz.
Burada okuduğunuz yorumlar okuyucularımıza aittir.